Kadınların en çok okuduğu kitapları ve kadınların okuması gereken muhteşem kitapları araştırdık. Covid-19 Corona nedeniyle evdeyiz. Bu dönemi okuyarak geçirmeniz çok faydalı olacak ve kişisel gelişiminize katkıda bulunacaktr
Kadın olmak zor gibi gözükse de, renklerin onunla renklendiği, şiirlerin, romanların onun için yazıldığı, baharın onun için geldiğini ve aslında dokunduğu her şeye anlam kattığını tüm dünya biliyor. İnsanoğlu bile biliyor asıl insanın kadın olduğunu. Kadın üretir; iş üretir, aş üretir, fikir üretir ve ürettiğini çoğaltır. Kadın yetiştirir; insan yetiştirir, hayvan yetiştirir, bitki yetiştirir ve en önemlisi kendisini yetiştirir. Her zaman yeniliklere açık olan kadınlar için ilham olabilecek kitaplar listesi oluşturduk. Kadınların okuması gereken muhteşem kitaplar listesinin hepinize ilham olması dileğiyle…
Kadınların Okuması Gereken Kitaplar
Handan – Halide Edib Adıvar
Halide Edib Adıvar, kendisine asıl ününü kazandıran yapıtlarından biri olan Handan’da evlilik ve aşk ilişkilerini konu alır. İngiliz terbiyesiyle yetişmiş Handan, II. Abdülhamid rejimine karşı mücadele eden Nâzım’ı reddederek Hüsnü Paşa ile evlenir, ama mutlu olmaz. Mutsuzluğu onu bir beyin kanamasına ve bilinç kaybına götürür. Türk edebiyatında kadın psikolojisini anlatan ilk eserdir.
Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf
“Kadınlar yüzyıllardır, erkek görüntüsünü gerçek boyutlarının iki katında gösterebilen enfes bir güce sahip büyülü birer ayna görevini yerine getirmişlerdir.
…..
Çünkü kadın gerçeği söylemeye başlarsa erkeğin aynadaki görüntüsü küçülmeye başlar; yaşam karşısındaki uyumluluğu yok olur. erkek sabah kahvaltısında ve akşam yemeğinde kendini gerçek boyutlarının en az iki katında görmezse, kararlar vermeyi, yerlileri uygarlaştırmayı, yasalar koymayı, kitaplar yazmayı, özenle giyinip yemekli toplantılarda konuşmalar yapmayı nasıl sürdürecektir?”
Anna Karenina – Lev Nikolayeviç Tolstoy
Eser, 1870’lerin Rusya’sında, toplumun üst sınıfına mensup kimseler arasında yaşanan birbirinden bağımsız iki aşk macerasını anlatır. Olaylar Moskova’da, Sankt-Peterburg’da ve asilzadelerin yazlık malikanelerinde geçer. Romanda dürüst bir evliliğin mutluluğu ile yasak bir ilişkinin düş kırıklıkları karşılaştırılır; sadakat, tutku, kıskançlık gibi temalar işlenir; bir yandan da o dönemde Rusya’da kadınların durumu, eğitim reformu gibi konular dile getirilir.
Uğultulu Tepeler – Emily Bronte
Catherine ve Hareton taş basamaklardan çıkarken, son bir defa aya bakmak için durdular. Daha doğrusu, ay ışığında birbirlerini görmek için durdular. Yine, onlara görünmeden kaybolma isteğini duydum. Beni unutmaması için, Nelly Dean’in eline bir şeyler tutuşturdum. Ben de, kadının kabalığıma karşı koymasına, üzüntüsünü belirten sözlerine aldırmadan, diğerleri evin kapısını açarken, mutfak kapısından sıvıştım. Belki Joseph de, böyle davrandığım için benim kaba bir insan olduğumu düşünecekti, ama ayaklarının dibine düşen bir altın liranın sesini duyunca, benim saygın bir insan olduğuma inandı.
Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
Raif, Maria’yı yani Kürk Mantolu Madonna’yı tutkulu bir aşkla sevmektedir ve tüm yaşamında sadece onunla olduğu zaman diliminde ruhen yaşamıştır. Maria Puder, barda şarkı söylemektedir. Orada çalıştığı yıllar boyunca erkekler hakkında edindiği bilgi ve tecrübelere dayanarak hepsinin güvenilmez olduğunda karar kılmıştır. Kendini ne kadar zorlarsa zorlasın, kimseyi sevemeyen birisidir. Raif Efendi’nin ona aşık olduğuna inanması ve hislerine karşılık vermesi oldukça uzun sürmüştür. Hem Raif Efendi hem de Maria Puder yıllardır aradıkları kişiyi bulduklarını düşünmüşler ve aşka inanmaya başlamışlardır. Sabahattin Ali, eserin ana fikrini ”Dünya’nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!… Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?” sözleriyle açıklamıştır.
Anahtar Üçlemesi – Nora Roberts
Işığın Anahtarı – Bilgeliğin Anahtarı – Cesaretin Anahtarı
Her zaman İrlanda efsanelerinden etkilenmiş ve kendini o sihirli öykülere yakın hissetmiş olan Nora Roberts, ‘Anahtar’ üçlemesi ile hayal gücüne açılan kapıyı aralıyor; okurlarını masalsı ve gizemli bir dünyanın sınırlarında dolaştırıyor. Kişilikleri birbirinden fazlasıyla farklı üç genç kız, hayatı aydınlatan sanatın, bilginin ve cesaretin anahtarlarını ararken, kendileriyle yüzleşip mutluluğu ve aşkı buluyorlar. Erkek kahramanlarını çok iyi anlayan ve anlatan; güçlü kadın kahramanlarını hayata çok yakın çizen ve aşkı en güzel yazan Nora Roberts, bu üçlemesinde okurunu hem heyecanlandırıyor hem de düşündürüyor.
Kurtlarla Koşan Kadınlar – Clarissa P. Estés
Kitaptaki farklı kültürlerden derlenen masallar, kadınların ilişkileri, kişisel imgeleri ve hatta bağımlılık gibi temalar çevresinde gelişiyor. Clarissa P. Estés, Kurtlarla Koşan Kadınlar’da gerçekten farklı bir önermede bulunuyor; kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doğal çözümler öneriyor. Kadınların yapması gereken ilk şeyin içlerindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor: masallar! İnsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduğunu düşündüğü masallar aracılığıyla kadın psikolojisinin derinliklerine iniyor ve birçok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor.
Nurbanu – Teoman Ergül
“Nurbanu”, Osmanlı İmparatorluğu’nun en görkemli dönemi olan 16. Yüzyılda “şehzadeler şehri” Manisa’da II. Selim ile gözdesi Nurbanu’nun yaşadığı büyük aşkın romanı. Öyle bir aşk ki bu; II. Selim’in deyişiyle, gülbahçelerinden sabah rüzgârı bile geçse ateşe dönüşüyor!.. Bu romanda tahta çıkma ihtimali en zayıf şehzade iken, kardeşleri Mustafa ile Bayezid’in ortadan kaldırılmalarıyla, Kanuni Sultan Süleyman’ın tek varisi haline gelen Selim ile cariyelikten sultanlığa giden yolda güçlü kişiliğiyle şehzadesini de akıllıca yönlendiren Nurbanu’nun yaşadıklarını adım adım izlerken; aşkın, sevginin ve cinselliğin farklı boyutlarına tanık olacaksınız.
Boş Yere Süslenme – Kim Gruenenfelder
“Asla telefon başında bekleme!” “Erkeklerin peşinden koşma!” “Kalbine söz geçiremezsin…” Charlie, Hollywood’un en seksi aktörü seçilmiş olan Drew Stanton’un asistanıdır. Otuz yaşına geldiği hâlde müzmin bir bekâr olarak yaşamına devam eder… Üstelik bir de kız kardeşinin düğününde baş nedime olmak zorunda kalır… Ve hayatına aniden, hayalinin prensi girer… Olaylar bu şekilde gelişirken Charlie, yeğeninin torununa – anne olamayacağından korktuğu için – bir kitap yazmaktadır. Kitap, yıllar boyu edindiği tecrübeleri ve önemli hayat derslerinden oluşacak…
Fi-Çi-Pi – Azra Kohen
Fİ
Deneyimin içinde kaybolmak yerine korkmadan deneyime sahip olmanın yolculuğudur. İçinde bolca bulunan manipülasyon, seks, aldatma ve aldanma hikâyeleri belki herkesin dikkatini çekebilir ama gerçeklerden yola çıkılarak ulaşılmak istenen yerde sadece farkındalık vardır.
Fi güzelliğin lanetlendiği, zekânın yağmalandığı, iyinin kurban edildiği ve kasaba kurnazlığıyla yönetilen bu gezegende, içine doğduğumuz bu kutsal hayatı kutlamak için yazılmıştır. Kendi potansiyelini keşfetme cesareti gösterebilmiş gerçek kişilere ve çatlama cesareti gösterebilmiş tohumlara adanmıştır.
Bir kişiye duyulan aşktan daha acımasız bir şey var mıdır?
Çİ
Hayat, insanın kendi potansiyeline ulaşabilmesi için dikkatle, incelikle, muhteşem bir zekâyla dizayn edilmiştir. Yapman gerekeni yapamıyorsan, olamıyorsan, doğamıyorsan hayat çok acıtır, anlaman için hırpalar, yorar. Seni sen yapabilmek için ne gerekirse yapmaya hazırdır. Asla rahat bırakılmazsın. Öylesine, anlamsız varolamazsın. Mutluluğa saklanamazsın. Öyleyse acına sahip çıkmalısın!
Çünkü acı, bilginin bedene inmesidir. Bilgiyi bedene indirmeli, olman gereken şeye dönüşmelisin.
Bu kitap ‘kendine gelmek’ için burada olduğunun farkına varabilenlere yazıldı. Fi ile çıkılan yolculuğun tek durağıdır Çi. Sadece farkındalığa giden, değiştiren, mutlaka geliştiren bir yoldur bu ama sunduğu seks, macera, intikam, ihtiras sizi aldatmasın, zordur.
Hayatı değil sistemi yaşadığımızı fark edenler, harakete geçmek için işaret bekleyenler, umursamayanlara karşı umursayanlar, hissedemeyenlere karşı hissedenler adına ve kendi tekâmülünde kaybolmuşlar için yazılmış, dengeye adanmıştır.
Hayat harekete geçen herkesi varması gereken yere götürür.
Şimdi itiraf zamanı!
İtiraf ediyorum: Sana tuzaklar kurdum. Adlarını Fi ve Çi koydum. Can Manay’ın Duru’ya duyduğu açlıkla çıkardım seni yola, Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını Deniz’le anlatmaya çalıştım sana… Beni takip etmen için yolumuzu onların hikâyeleriyle süsledim. Anlamları da hemen hemen her satıra gizledim. Çünkü Pi’deydi asıl anlatmak istediklerim. Çaresizdim. Vazgeçemezdim. Sana bu manzarayı mutlaka göstermeliydim. Seninle nihayet burada buluşmak için çok emek verdim.
Pİ
Şimdi yine gel benimle, birlikte yürümeye devam edelim.
Savaşların savaşılarak kazanılamayacağını, asıl zaferin ancak doğrudan ayrılmayınca kazanıldığını Özge anlatsın sana, Yaptığımız her şeyin evrende dönüp dolaşıp bize nasıl geri geldiğini Can’dan dinle, Analiz edebildiğimiz kadar güçlü, sadeliğimiz kadar güzel, gerçekliğimizdeki samimiyet kadar eşsiz olduğumuzu Bilge’de gör, Kendi değerini başkalarının gözünden biçenlerin acısını Duru’yla anla, Ve Deniz’in düşüncelerinde tanış geleceğin insanıyla… Gel benimle. Yolumuz uzun değil, Nihayet sana gidiyoruz, bana… BİZ’e.
Sorgulanmamış, analiz edilmemiş bir yaşam hiç yaşanmamıştır.
[su_box title=”En Güçlü Kadın Filmleri” box_color=”#b90b92″ radius=”6″]Bir kadın için izlemesi çok huzur ve mutluluk verecek en güçlü kadın filmlerini sizin için yazdık. En güçlü kadın filmleri hangileri?[/su_box]